Mevcut dört katlı bir yapının yeniden kullanımıyla oluşturulan bu bina, beyaz sırlı tuğlalarla kaplı konik kesitli cephesiyle dikkat çekmektedir.
Proje Detayları
Proje Konusu: Ofis
Mimar: Corstorphine & Wright
Alan: 450 m²
Yıl: 2024
Cephe Tasarımcısı: WBD Group / Winthill Engineering
Binanın tasarımında, 1892 yılında Frederick Walters tarafından inşa edilen ve II. derece koruma altındaki Most Precious Blood Kilisesi’nin dairesel penceresini çerçeveleyen yarı dairesel bir boşluk bulunmaktadır. Bu tasarım, binanın bulunduğu çevreye ve bitişiğindeki kiliseye yaratıcı ve özgün bir yanıt sunmaktadır.
Cephe Tasarımı
Bu yaklaşım, kilisenin görünürlüğünü artırırken, binanın çevresindeki tarihi ve kültürel dokuya saygı göstermektedir. Ayrıca, yakınlardaki Union Theatre, Jerwood Space ve Flat Iron Square gibi kültürel mekânlar, binanın zengin çevresel bağlamını güçlendirmektedir.
“The Scoop”, mevcut ofis binasının yeniden kullanımı ve genişletilmesiyle oluşturulmuş, BREEAM ‘Excellent’ derecesine sahip birinci sınıf ofis alanı sunmaktadır. Binanın yan ve üst kısımlarına yapılan eklemelerle ofis alanı genişletilmiş ve Londra’nın ikonik manzaralarına sahip panoramik bir çatı bahçesi eklenmiştir.
Güney cephesine yapılan yarı dairesel boşluk, iki bölünmüş görüşü birbirine bağlayan görsel bir köprü oluştururken, zemin kat, bitişikteki koruma altındaki kilisenin cephesiyle hizalanmıştır.
İç Tasarımı
Corstorphine & Wright direktörü David Crosthwait, projenin cesur tasarımının şehri nasıl zenginleştirebileceğinin bir kanıtı olduğunu belirtmiştir.
Yapı hem cephe tasarımı hem de bu doğrultuda iç tasarımda da aynı formun devamını deneyimi sunan farklı formlarda pencere tasarımlarıyla bütünleşmektedir.
Binanın sahipleri Amanda ve Peter Hills Balfour ile Steve ve Sarah Thomson, projenin yerel toplumu, sakinleri ve işletmeleri düşünerek geliştirildiğini ve çalışanların çevrelerinden keyif almasını sağlamayı hedeflediklerini ifade etmişlerdir.
Mimari Çizimleri
“The Scoop” Ofis Binası, modern mimarinin tarihi ve kültürel bağlamla nasıl uyum içinde olabileceğinin mükemmel bir örneğidir.
Binanın yenilikçi tasarımı ve çevresiyle kurduğu ilişki, Southwark bölgesinin mimari çeşitliliğine katkıda bulunmaktadır. Ayrıca, bu proje 2024 Brick Awards’ta ‘Architects’ Choice’ ödülünü kazanarak tasarımının kalitesini ve önemini bir kez daha göstermiştir.